Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hatıra Defteri

80'ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen 45 yaşında ve saygın bir işi olan oğlu salonda oturuyorlardı. Hal hatırdan, çoluk çocuktan, havadan sudan sohbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti. O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu. Yaşlı baba kargaya gülümseyerek biraz baktıktan sonra oğluna sordu: - Bu ne oğlum? Oğlu şaşkın, cevapladı: - O bir karga baba. Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu: - Bu ne oğlum? Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı: - Baba, o bir karga Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı baba üçüncü defa sordu: - Bu ne? Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü: - O bir karga baba, üç oldu soruyorsun. Beni işitmiyor musun ?! Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini yükseltti: - Baba bunu neden yapıyorsun? Tam dört defadı

Gerçek Aşk

Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı. Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu. 'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.' Bütün gece ağzı nı bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonunda sordu

Portre

Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy multimilyoner Elmer Kelen in portresini yapmak için görevlendirilmişti. Görev özellikle zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu. Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı. Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen e yeterince benzediği görüşündeydi. Ancak, Kelen ayni fikirde değildi. Kibirli milyoner resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti. Genç ressam resmini yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı, ve birdenbire bunu gösterecek hiç bir şeyi olmadığını fark etti. Milyoner stüdyodan ayrılırken, sanatçı bir ricada bulundu, ' Portreyi size benzemediği için reddettiğiniz belirten bir mektup yazabilir misiniz?' Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu. Aylar sonra, Macar sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisinde sergi açtı. Kelen in telefonu çalmaya başladı. Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy nin yaptığı portresinin, üzerind

Mutlu Olmak

Acısını yaşamak isteyen bir adam, kendisine yardım etmesi için Budist tapınağındaki bir ustaya gider. Adam, ustaya sorar: "Usta, eğer dört günde dört saat meditasyon yaparsam, yüksek bilince ulaşmam ne kadar sürer?" Usta adama bakar ve yanıt verir: "Eğer günde dört saat meditasyon yaparsan, belki on yılda yüksek bilince ulaşabilirsin." Bundan daha iyi yapabileceğini düşünen adam yine sorar: "Oh, usta peki günde sekiz saat meditasyon yaparsam, yüksek bilince ulaşmam ne kadar zaman alır?" Usta adama bakar ve yanıt verir: "Eğer günde sekiz saat meditasyon yaparsan, belki yirmi yılda yüksek bilince ulaşabilirsin." Adam şaşırır ve sorar: "Ama daha çok meditasyon yaptığımda, neden daha uzun zaman alır?" Usta tebessüm eder "Sen bu dünyaya hazzı ve yaşamı feda etmek için gelmedin. Yaşamak, mutlu olmak ve sevmek için buradasın. Eğer iki saatlik bir meditasyonda yapabileceğinin en iyisini yapabildiğin halde, sekiz saat meditasyon yapmaya kal

Hayal

Çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğlunun, babasının işi nedeniyle orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı.Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı. "Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk. "Bu senin ya

Göründüğü Gibi Değil

Iki melek yeryüzünü dolasmaya çikmislar. Tabii insan kiliginda. Aksam olmus. Kentin en zengin semtinde lüks bir villanin kapisini Tanri misafiri olarak çalmislar. Ev sahipleri somurtarak buyur etmisler onlari. Yemek falan teklif etmemisler. Sicacik misafir odalari yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki silte atip "Geceyi burada geçirebilirsiniz" demisler. Silteleri betona sererken, yasli melek duvarda bir çatlak görmüs. Elini uzatmis. Söyle bir sürmüs yariga. Duvar eskisinden saglam olmus. Genç melek "Niye yaptin bunu?" diye sormus merakla. "Her sey her zaman göründügü gibi degildir" demis yasli melek yavasça. Ertesi aksam melekler bir köy evinde çok fakir, ama çok iyiliksever bir aileye misafir olmuslar. Her seyleri bir tanecik inekleri imis. Onun sütünü satip geçiniyorlarmis. Ev sahipleri mütevazi sofralarina almis onlari. Allah ne verdiyse beraber yemisler. Yatma zamani gelince kadin "Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun olmalisiniz" demis. &qu

Zor Soru

Delikanli kizi cok seviyordu. Evleneceklerdi. Ama sorunlari birden artmisti. Iste ve evde. Asabilesmis sevgilisini uzer olmustu. Hatta aglatmisti bir keresinde. Bir gun. Mutlu bir gun. Birbirlerine sarilmisken, delikanli sordu: "Bana neden katlaniyorsun?..Ama hemen cevap verme..Iyi dusun!..Ben ayni soruyu senin icin kendime sordum ve cevabi buldum. Bakalim sen ne cevap bulacaksin?" Kiz dusundu ve yanit verdi: "Seni sevdigim icin" Delikanlinin surati asilir gibi oldu. Kiz beklenen yaniti vermedigini hissetti. Bakalim dogru cevap neydi?. O da sordu: "Peki sen bana neden katlaniyorsun?.. "Delikanli simsiki sarildi kiza... "Ben sana katlanmiyorum ki!!!.."

Son Yorumlar