Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Seçenek

Michael herkesin imrendigi biriydi. Her zaman neseliydi ve çevresine hep olumlu seyler söylerdi. Birisi ona nasil oldugunu sordugunda: 'Daha iyi olamazdim' diye yanitlardi. Dogal bir motivatördü. Eger çalisanlardan birisi isyerinde kötü bir gün geçirmisse, Michael, ona, durumun olumlu taraflarina bakmasini söylerdi. Michael'in bu tarzi beni çok meraklandirdi, ve bir gün Michael'a gidip sordum; 'Anlamiyorum! Her zaman nasil bu kadar pozitif biri olabiliyorsun? Bunu nasil yapiyorsun? Michael yanitladi:'Her sabah kalktigimda kendime diyorum ki: 'Bu gün iki seçenegin var: ya iyi bir ruh halinde olabilirsin ya da kötü bir ruh halinde, seçimini yap. Ben de iyi bir ruh halinde olmayi tercih ediyorum. Kötü bir sey oldugunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da bu durumdan bir sey ögrenebiliri m. Ben de bir sey ögrenmeyi tercih ediyorum. Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, onu sadece dinleyebilir, ya da hayatin olumlu taraflarini gösterebilirim. Ben de ikinc

Cesaret

Bir Hint masalina gore, kedi korkusundan devamli endise içinde yasayan bir fare vardir. Büyücünün biri fareye acir ve onu bir kediye dönüstürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacagi yerde bu kez de köpekten korkmaya baslar.

Küçük Kız

Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı. Ona göre, nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik yavrusuydu her zaman. Ama ilk okula başlayınca işler değişti. Arkadaşları, onun hiçde güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayıldığını söylemekteydi. Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı. Çünkü herkes birbirini kıskanıyordu. Ama bir kaç yıl içinde gerçeklerle yüzleşti. Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahipti. "Badem" dediği gözleri ise şaşıydı. Vücudu da bir selviyi andırmıyordu. Demek ki annesi onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti. Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu. Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü ve kendisini hâlâ çocukluk yılla

İyilik ve Vefa

Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmıştır. Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü ekememektedir. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar: "Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler." Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü "görmedim" der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar. Çok teşekkür ederim" der kurt, "Bana büyük bir iyilik yaptın" Önemli değil" der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürüm

Karga ile Leylek

Bir gün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında. Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir ´yabancı´yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. Biri karga, biri leylek... ... O kadar farklıdır ki kuşlar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar. O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte yaşarlar beklenenlerin yanında tutunamayanlar.O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan. Topal kuşlar birbirlerinin ´arıza´larını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine. En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine

Einstein ve Şoförü

Einstein konferaslarina hep özel soförü ile giderdi. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çiktiklari bir gün soförü Einstein'a ; "Efendim, uzun zamandir siz konusmanizi yaparken ben de arka siralarda oturup sizi dinliyorum ve artik neredeyse söyleyeceginiz her seyi kelimesi kelimesine biliyorum" dedi.

Yaşlı Bilge Adam

92 yaşlarında, kısa, çok iyi görünümlü, görünümüne aşırı derecede önem veren bir adam, bugün yaşlı insanların evine taşınıyor. Huzur evinin lobisinde birkaç saat bekledikten sonra, odasının hazır olduğu söylendiğinde nazikçe gülümsüyor. 70 yaşındaki karısı yakın geçmişte vefat etmiş ve evini terketmek zorunda kalmış. Asansöre doğru yavaşça bastonunu kullanarak yürürken ona küçük odasını tasvir ediyorum ve pencerede asılı olan ve perde görevi gören bir kağıttan da bahsediyorum. - “Bunu çok sevdim ", diyor, eline yeni bir oyuncak verilmiş 8 yaşındaki bir çocuğun hayranlığı ile. -“Bay Gagne, odayı henüz görmediniz, bir saniye bekleyin, neredeyse vardık. " " Bunun onunla bir alakası yok ", diye cevap veriyor. " Zihnimde odamı sevdiğim zaten karar verilmiş durumda. Bu her sabah kalktığımda verdiğim bir karar.” " Mutluluk ilerisi için seçtiğim bir şey. Odayı sevip sevmemem mobilyalara bağlı değil, yada dekorla – daha ziyade onu nasıl görmeye karar verdiğime

Son Yorumlar