Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Çanta

Genc yonetmen yeni filmi icin yuzu duzgun, kamera karsisinda rahat, dus gucu geliskin bir kadin oyuncu ariyordu.Gazeteye ilan vererek adayları davet etmisti. Gun boyu pes pese girdigi mulakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, siradaki oyuncu adayini iceri aldilar. Alimli genc kiz, yuzunde merakli bir tebessumle deneme kamerasinin karsisına oturdu ve yonetmenle sohbete basladi. Adi Emile Muller'di. Kisa hasbihalden sonra yonetmen degisik bir sey denemis olmak icin "Cantanizi acip bana icindekileri birer birer anlatir misiniz?" dedi. Genc kiz arkadaki cantaya uzandi. Fermuvarini acti. Once eline gelen iri kirmizi elmayı cikarıp anlatti: "Bu elmayi sabah tezgah basinda meyvelerini parlatirken gordugum manav hediye etti. Cok istahli bakmis olmaliyim." Sonra bir kitap cikardi. Henuz kitabın ilk sayfalarında oldugunu ve okudugu satirlardan cok etkilendigini anlattı. Romanin bas kahramaninin dalaverelerinden soz etti. Ardından bir gazete cikardi: Is a

Ustalık Bedeli

Bir fabrikada imalat hattindaki cok önemli olan ana makinalardan biri arizalaninca fabrikadaki tüm üretim de durdu. Mevcut teknisyenler makineyi calistirmak icin cok ugrastilar, ancak ne yaptilarsa nafile, bir türlü basaramadilar. Sonunda disaridan uzman cagirdıiar. Uzman gelip makineyi inceledi. Durumuna baktı. Sonra cantasından bir çekiç çıkardı. Elinde çekiçle makineye yaklaştı. Makinenin belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yaptı. Makine hemen çalışmaya başladı ve hiçbir arıza olmamış gibi devam etti. Fabrika tekrar harekete geçti. Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra faturasını gönderdi : "Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD (bin dolar)" Fabrika müdürü bu faturaya cok kizdi. Tepesi attı ve bir cekic darbesi icin bin dolari çok buldu. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istedi. Uzmandan bir gün sonra asagidaki ayrintili fatura geldi : Makineye cekicle vurma bedeli.............. 1 $ Nereye vuracagini bilme bedeli............... 999 $ Toplam

Yaşlı Aktar

"Bir gelin kaynanasiyla hiç geçinemiyor. Aralari o kadar kotu ki gelin aktara gidip durumu anlatiyor: 'Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana oyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin' Yasli aktar geline bir toz vermis. 'Bunu her gun yemegine çok az karistir, fakat arani çok duzgun tut, gulumse, iyi davran ki kimse senden suphelenmesin' demis. Kizgin gelin kaynanasinin her yemegine muntazam o beyaz tozdan karistirip, bir ay omru kalan kaynanasina çok iyi davranmaya baslamis. Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmis gelin: 'Bu zehrin panzehirini istiyorum. Zehirledigimi anlamasin diye kayinvalideme farkli davranmaya, gulumsemeye ve saygi gostermeye basladim. Bu sefer onun da bana tavri degisti, çok iyi bir insan oldu. Simdi benim en iyi dostum. Onun olmesine musaade edemem.' Yasli aktar cevap vermis: 'Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdigim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugune kadar kaç insanin arasini duzeltti anlatamam."

Bir Taksi Yolculuğu

Yirmi yıl önce geçimimi taksicilik yaparak kazanıyordum. Bir keresinde, saat sabaha karşı 02.30'da bir yolcu aldım; adrese vardığımda, giriş katındaki bir pencerede görülen tek ışığın dışında bütün bina kapkaranlıktı. Bu şartlar altında, çoğu taksi şoförü bir iki sefer korna çalar, bir dakika bekler, sonra çeker giderdi. Fakat ben, taşıma aracı olarak yalnızca taksiye bağlı pek çok fakir insanla karşılaşmıştım. Eğer etrafta tehlike kokusu yoksa, her zaman kapıya giderdim. Bu yolcu belki de benim yardımıma ihtiyaç duyacak biridir, diye düşünürdüm kendi kendime. Onun için kapıya gittim ve çaldım, "Bir dakika", diye yanıt verdi zayıf, yaşlıca bir ses. Yerde birşeyin sürükleyerek çekildiğini duyabiliyordum. Uzun bir aradan sonra, kapı açıldı. Önümde 80'li yaşlarında, ufak tefek bir hanım duruyordu. Sanki 1940'ların filmlerinden çıkmışçasına, emprime bir elbise giymişti ve başına da ön tarafına tül tutturulmuş yuvarlak bir şapka takmıştı. Yanında küçük, plastikten bir

Tebessüm

Küçük kız hüzünlü bir yabancıya gülümsedi… Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde, yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı ve ona yolladı. Arkadaşı bu nottan o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kadına yüklü bir bahşiş verdi. Garson kadın ilk defa böyle yüklü bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken aldığı paranın bir kısmını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı. Adam o kadar minnettar oldu ki… İki gündür boğazından bir lokma geçmemişti. Karnını doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek göz odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı sonra bü

Cesaretin Bittiği Yer

Bir Hint masalina gore, kedi korkusundan devamli endise içinde yasayan bir fare vardir. Büyücünün biri fareye acir ve onu bir kediye dönüstürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacagi yerde bu kez de köpekten korkmaya baslar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüstürür. Kaplan olan fare, sevinecegi yerde avcidan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsin farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki, "Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüregi var. O yüzden ben sana yardim edemem."

Beni sever misin?

Iceri girer girmez neseyle bagirdi: - Anne biliyor musun bugun yuvada ne oldu? - Gormuyor musun ? Telefonla konusuyorum. Hic kimsenin sevdigi sey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babasi arabayi seviyordu. Hersey erteleniyordu telefon ve araba sozkonusu oldugunda... Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hic yer kalmiyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapatti telefonu. Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Kosarak yanina gitti: -Sana yardim edeyim mi ? dedi en sevimli halini takinarak, Annesi manali manali bakti: -Hayirdir. Bir yaramazlik filan ? Bak bir de seninle ugrasmayayim. Cok yorgunum zaten. Yorgunluk nasil birseydi ? Bazen elinde oyuncagiyla uykuya daldiginda anneannesi oyuncagi yavasca elinden alir : -Nasil yorulmus yavrucak. Uykunun gul kokulu kollari sarsin seni, diyerek alnina bir opucuk konduruverirdi. Yorgunluk gul kokulu bir uykuya dalmaksa eger, neden annesi kendisiyle boyle kizgin kızgin konusuyordu. -Annecigim yoruldugun

Son Yorumlar