Ana içeriğe atla

Eve Dönüş

Bu, Vietnam'da savaşan ve sonunda evine dönecek olan John adında bir askerin hikayesidir.

John evine gitmeden önce, San Francisco'da bulunan anne Babasına telefon açtı." Sevgili anne ve babacıgım, sonunda eve geliyorum ama birşey sormak istiyorum. Bir arkadaşımı da beraber eve getirebilir miyim?

"Tabii ki " diye cevapladılar. "Onunla tanışmaktan mutluluk duyarız".

Ama bilmeniz gereken birşey var" diye John devam etti," o savaşta ağır yaralandı. Kara mayınına bastı ve kolu ile bacağını kaybetti.Başka gidecek hiçbir yeri yok. Onun bize gelmesini ve bizimle yaşamasını istiyorum". "

Bunu duyduğuma çok üzüldüm oğlum, belki kalacak başka bir yer bulması için ona yardımcı olabiliriz"

"O hayır , onun bizimle yaşamasını istiyorum "

"Oğlum," dedi babası, "sen ne istediğinin farkında değilsin. Böyle büyük bir sorunu olan birisi bizi çok rahatsız eder. Bizim kendi hayatımız var ve böyle farklılığa izin veremeyiz.Bence sen eve gelmeli ve bu çocuğu unutmalısın. O kendi yaşamını devam ettirmenin bir yolunu bulacaktır."

O andan sonra, John telefonu kapattı. Anne ve babası ondan başka bir söz duymadılar...

Birkaç gün sonra, San Francisco polisinden bir telefon geldi.Oğullarının bir binadan düşerek düğünü söylediler. Polise göre intihardı. Anne ve baba telaşla uçağa binerek Oğullarının teşhisini yapmak için San Francisco'daki teşhis morguna gittiler. John'u teşhis etmişlerdi. Ama gözleri faltaşı gibi açılarak... Bilmedikleri bir şeyi fark ettiler.

John'un bir bacağı ve bir kolu yoktu...

Yorumlar

Son Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kahve Patates ve Yumurta

Bir zamanlar, her seyden sürekli sikayet eden; her gün hayatinin ne kadar berbat oldugundan yakinan bir kiz vardi. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savasmaktan, mücadele etmekten yorulmustu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çikiyordu karsisina. Genç kizin bu yakinmalari karsisinda, meslegi asçilik olan babasi ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfaga götürdü. Üç ayri cezveyi suyla doldurdu ve atesin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya baslayinca, bir cezveye bir patates, digerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve ekirdeklerini koydu. Daha sonra kizina tek kelime etmeden, beklemeye basladi. Kizi da Hiçbir sey anlamadigi bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karsilasacagi seyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabirsizdi ki, sizlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya basladi. Babasi onun bu israrli sorularina cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam, cezvelerin altindaki atesi kapatti. Birinci cezveden patatesi çikardi ve bir tabaga koy...

Palyaçonun Hikayesi

Birgün bir adam doktora gitmiş ve ona çok mutsuz olduğunu ve bu durumdan kurtulmak istediğini söylemiş. Doktor da adama yolun sonunda birsirk olduğunu, oradaki paylaçonun hergün herkesi gülüp eğlendirdiğini söylemiş ve adama sirke gitmesini tavsiye etmiş.  Fakat adam doktora : "Doktor bey, işte o palyaço benim." demiş.

İhtiyar Adam ve Atı

Köyün birinde yaşlı ve çok fakir bir adam varmış. Ama kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki kral at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. 'Bu at, bir at değil benim için. Bir dost. İnsan dostunu satar mı?' dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış. 'Seni ihtiyar bunak! Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın' demişler. İhtiyar 'Karar vermek için acele etmeyin' demiş. 'Sadece 'At kayıp' deyin. Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.' Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş... Meğer...

İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır

İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır.  Goethe

Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz

  Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Moliere

Şikayet ettiğiniz yaşam, belki de başkasının hayalidir

Şikayet ettiğiniz yaşam ,belki de başkasının hayalidir. - Lev Tolstoy

Avucunuzdaki Kelebek

Ahmet Serif Izgoren'in, "Avucunuzdaki Kelebek" isimli kitabindan; Vehbi Koç, oglu Rahmi Koç'a iki mektup verir; 'birini ben olunce aç, ikincisini de beni defnettikten sonra açarsin' der. Vefat ettiginde Rahmi Bey ilk mektubu açar. Mektupta, 'Oglum, senden tek bir istegim var; beni çoraplarimla gomsunler'.

Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder

  Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder. - Montesquieu

Herkes başka birinin beceremediği bir konuda ustadır

Herkes başka birinin beceremediği bir konuda ustadır. - Publilius Syrus

Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir

 Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir. Honoré de Balzac