Ana içeriğe atla

Zihinsel Güç

Iki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar verirler.

Piknik yerine vardiklarinda anne yemegi hazirlarken, çocuklar babalariyla birlikte yürüyüse çikar. Uzun bir yürüyüsten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarircasina bakan gözlerle, "Babacigim çok yoruldum. Lütfen beni kucaginda tasir misin?" der.

Baba; "Ben de yorgunum oglum"' der demez çocuk aglamaya baslar. Baba tek kelime etmeden agaçtan bir dal keser. Dali biçakla biçimlendirip,çocuga zarar vermeyecek biçimde yontar. Sonra dali ogluna verir."Al oglum, sana güzel bir at" der.Çocuk sevinçle dal parçasindan yontulmus ata biner ve siçrayarak, ata vurarak annesinin yanina dogru gitmeye baslar.

Babasini ve ablasini geride birakmistir bile...

Baba gülerek kizina: "Iste yasam budur kizim. Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. Iste o zaman kendine degnekten bir at bul ve nese ile yoluna devam et. Bu at bir arkadas, bir sarki, bir çiçek, bir siir yada bir çocugun tebessümü olabilir."

Degnekten atiniz hic eksik olmasin

Yorumlar

Son Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Palyaçonun Hikayesi

Birgün bir adam doktora gitmiş ve ona çok mutsuz olduğunu ve bu durumdan kurtulmak istediğini söylemiş. Doktor da adama yolun sonunda birsirk olduğunu, oradaki paylaçonun hergün herkesi gülüp eğlendirdiğini söylemiş ve adama sirke gitmesini tavsiye etmiş.  Fakat adam doktora : "Doktor bey, işte o palyaço benim." demiş.

Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz

  Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Moliere

Üç Soru

Bir zamanlar bir kralın aklına şöyle bir düşünce geldi: "Eğer bir işe ne zaman başlayacağımı; kimi dinleyeceğimi ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilseydim, girdiğim her işi başarırdım."  Aklına böyle bir fikir düşünce, krallığın dört bir yanına, kim kendisine her iş için en uygun vakti, bu iş için en gerekli kişinin kim olduğunu ve yapılması gereken en önemli şeyin ne olduğunu öğretirse ona büyük bir mükafat vereceğini ilan etti.  Bilgeler kralın huzurunda toplandı, fakat sorulara verdikleri cevaplar birbirinden tamamen farklı çıktı. İlk soruya cevap olarak; kimileri her hareketin doğru vaktini bilmek için önceden günlerin, ayların, yılların yer aldığı bir takvim hazırlamak ve sıkı sıkıya buna uyarak yaşamak gerektiğini söylediler. "ancak böylece" dediler "her şey tam zamanında yapılabilir".  Diğerleri ise her hareketin doğru vaktine önceden karar verilemeyeceğini, kişinin kendisini boş eğlencelere kaptırmayıp, hep daha önce olmuş olayları iz...

Yardım

Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, güçlükle yürüyen, susuzluktan dudakları kurumuş bir adama rastlamış. Adam bedeviyi görünce su istemiş. Devesinden inmiş ona su vermiş. Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış. Bedevi arkasından bağırmış: “Tamam, deveyi al git ama senden bir ricam var. Sakın bu olayı kimseye anlatma!” Bu isteği tuhaf bulan hırsız biraz duraklayıp, nedenini sormuş: “Eğer anlatırsan, demiş bedevi, Bu her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birini görünce yardım etmezler.”

Evlilik

Yeni evli bir çift vardi. Evliliklerinin daha ilk aylarinda, bu isin hiç de hayal ettikleri gibi olmadigini anlayivermislerdi. Aslinda birbirlerini sevmiyor degillerdi. Son zamanlarda o kadar sik olmasa da, evlenmeden önce sik sik birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüslerdi. Ama simdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarinda orta çapli bir kavganin çikmasina yetiyordu. Bir aksam oturup, iliskilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, bosanmayi istememekle beraber, islerin böyle gitmeyeceginin farkindaydilar. Erkek, "Aklima bir fikir geldi" dedi. "Bahçeye bir agaç dikelim ve eger bu agaç üç ay içinde kurursa bosanalim. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklimizdan geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayri ayri odalarda kalalim." Bu ilginç fikir kizin da hosuna gitti.Ertesi gün gidip bir meyve fidani aldilar ve birlikte bahçeye diktiler. Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karsilastilar. Her ikisinin de elinde iç...

Verebileceğin en cesurca karar, kalbini ve ruhunu inciten şeyi bırakmandır

Verebileceğin en cesurca karar, kalbini ve ruhunu inciten şeyi bırakmandır. - Brigitte Nicole

İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır

İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır.  Goethe

Öyle bir havada gel ki

Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın.  - Orhan Veli Kanık -

Ben Yolcuyum

Yaşamın anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde ünlü bir bilgeyi ziyarete gitmişti.  Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü. Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra, yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalyeden başka evde hiçbir eşyanın olmadığını gördü ve merakla sordu: "Neden hiç eşyanız yok?" dedi. "Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz, Onlar nerede?"

Gerçek Sevgi

Bir gün sormuslar ermislerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle,onu yasayanlar arasinda ne fark vardir?" diye Bakin göstereyim demis, ermis. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememis olanlari çagirmis, onlara bir sofra hazirlamislamir. Hepsi oturmuslar yerlerine. Derken tabaklar içinde sicak çorbalar gelmis ve arkasindanda dervis kasiklari denilen bir metre boyunda kasikar. "Ermiş bu kasiklarin ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de sart koymus. Peki demisler ve içmeye baslamislar. Fakat o da ne? Kasiklar uzun geldiginden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar agizlarina. En sonunda bakmislar beceremiyorlar, öylece aç kalkmislar sofradan. Bunun üzerine simdi demis ermis, sevgiyi gerçekten bilenleri çagiralim yemege. Yüzleri aydinlik, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmis oturmus sofraya bu defa. "Buyurun" deyince,her biri uzun boylu kasiklari çorbaya daldirip, sonra karsisindaki kardesine uzatarak içirmis. Böylec...