Ana içeriğe atla

Yaşamın Hızı


Bir zamanlar Afrika'da kayip bir sehri aramakta olan arkeologlar, beraberlerindeki esya ve yükleri, hayvanlarin ve yerlilerin yardimi ile tasiyarak uzun bir yolculuga çikmislar.

Kafile zor doga kosullarinda, balta girmemis ormanlarin içinde ilerleyerek, nehirleri, çaglayanlari geçerek yolculuga günlerce devam etmis.

Fakat günlerden bir gün yerlilerin bir kismi birden durmuslar. Tasidiklari yükleri yere indirmisler ve hiç konusmadan beklemeye baslamislar. Ulasmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen batili arkeologlar bu duruma bir anlam veremeyip, zaman kaybettiklerini ve bir an önce yola devam etmeleri gerektigini anlatarak, yerlilerin neden durduklarini ögrenmek istemisler.

Fakat yerliler büyük bir suskunluk içinde sadece beklesiyorlarmis. Bu anlasilmaz durumu yerlilerin dillerinden anlayan rehber onlarla bir süre konustuktan sonra su sekilde ifade etmeye çalismis:
.... çok hizli gidiyoruz. ruhlarimiz geride kaliyor...

Yorumlar

Son Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Palyaçonun Hikayesi

Birgün bir adam doktora gitmiş ve ona çok mutsuz olduğunu ve bu durumdan kurtulmak istediğini söylemiş. Doktor da adama yolun sonunda birsirk olduğunu, oradaki paylaçonun hergün herkesi gülüp eğlendirdiğini söylemiş ve adama sirke gitmesini tavsiye etmiş.  Fakat adam doktora : "Doktor bey, işte o palyaço benim." demiş.

Kahve Patates ve Yumurta

Bir zamanlar, her seyden sürekli sikayet eden; her gün hayatinin ne kadar berbat oldugundan yakinan bir kiz vardi. Hayat, ona göre, çok kötüydü ve sürekli savasmaktan, mücadele etmekten yorulmustu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çikiyordu karsisina. Genç kizin bu yakinmalari karsisinda, meslegi asçilik olan babasi ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfaga götürdü. Üç ayri cezveyi suyla doldurdu ve atesin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya baslayinca, bir cezveye bir patates, digerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve ekirdeklerini koydu. Daha sonra kizina tek kelime etmeden, beklemeye basladi. Kizi da Hiçbir sey anlamadigi bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karsilasacagi seyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabirsizdi ki, sizlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya basladi. Babasi onun bu israrli sorularina cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam, cezvelerin altindaki atesi kapatti. Birinci cezveden patatesi çikardi ve bir tabaga koy...

Cesaret

Bir Hint masalina gore, kedi korkusundan devamli endise içinde yasayan bir fare vardir. Büyücünün biri fareye acir ve onu bir kediye dönüstürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacagi yerde bu kez de köpekten korkmaya baslar.

İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır

İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde huzur olandır.  Goethe

Avucunuzdaki Kelebek

Ahmet Serif Izgoren'in, "Avucunuzdaki Kelebek" isimli kitabindan; Vehbi Koç, oglu Rahmi Koç'a iki mektup verir; 'birini ben olunce aç, ikincisini de beni defnettikten sonra açarsin' der. Vefat ettiginde Rahmi Bey ilk mektubu açar. Mektupta, 'Oglum, senden tek bir istegim var; beni çoraplarimla gomsunler'.

Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz

  Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. Moliere

Yardım

Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, güçlükle yürüyen, susuzluktan dudakları kurumuş bir adama rastlamış. Adam bedeviyi görünce su istemiş. Devesinden inmiş ona su vermiş. Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış. Bedevi arkasından bağırmış: “Tamam, deveyi al git ama senden bir ricam var. Sakın bu olayı kimseye anlatma!” Bu isteği tuhaf bulan hırsız biraz duraklayıp, nedenini sormuş: “Eğer anlatırsan, demiş bedevi, Bu her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birini görünce yardım etmezler.”

Sevgi sevdiğin kişilerin mutlu olduğunu gördükçe onların mutluluğu ile mutlu olabilme sanatıdır

Sevgi sevdiğin kişilerin mutlu olduğunu gördükçe onların mutluluğu ile mutlu olabilme sanatıdır. - Balzac

En İyi Ben Olmalıyım

Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye : "Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?" diye sordu.  Öğrenci, bir süre düşündükten sonra, "Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum." dedi. "En iyi ben olmalıyım."  Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak, "Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?" dedi. 

Balıkçı

Amerikali bir zengin, is seyahati sirasinda Meksika'nin küçük bir kiyi kasabasina ugramis. Limanda gezerken, bakmis agzina kadar balik dolu bir tekne ve içinde keyifli bir balikçi... "- Merhaba balikçi" diye seslenmis, "... bu baliklari kaç zamanda tuttun?" "- Bir iki saatimi aldi" demis balikçi... Istahlanmis bizim isadami; "- E, niye biraz daha kalip daha fazla tutmadin?" diye sormus. "- Bu kadari bize yetiyor da ondan" diye omuz silkmis balikçi. Sasmis balikçinin bu kanaatkarligina isadami; "Kalan zamanini nasil geçiriyorsun peki" diye üstelemis. Balikçi, özetlemis bir gününü: - Sabahlari açilir, biraz balik tutarim. Sonra çocuklarimla oynarim. Ögleyin karimla biraz siesta yaparim. Aksamlari amigolarla beraber gitar çalip sarap içer, geç vakte kadar egleniriz. Oldukça mesgul sayilirim senyor. Gerinmis Amerikali: "- Bak" demis "... ben sana yardimci olabilirim. Bu ise daha ço...