Ana içeriğe atla

Kayıtlar

tartışma etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Uzaklaşan Kalpler

Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş.

Bu Belki Son Günündür

Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı. Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu; -Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. “Kahverengi gömlekle gidiversen nolur!”muş. Bu gün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun? -Tamam bey, bitti işte. Adam açık mavi göleği hışımla aldı; -Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar. Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı; -Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin. -Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara ‘Hoş geldi’ demeliyim. Adam b

İyilik ve Vefa

Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmıştır. Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü ekememektedir. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar: "Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler." Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü "görmedim" der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar. Çok teşekkür ederim" der kurt, "Bana büyük bir iyilik yaptın" Önemli değil" der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürüm

Ardıç Kuşu

Ankara' da işim uzamıştı.. İstanbul' a dönüş için aldığım biletimi değiştirmem gerekiyordu. Öğle arasında Sıhhiye' deki otobüs yazıhanesine gidip biletimi erteletmek için acele ediyordum. Kalabalıkta koşarak yazıhaneye ulaşmaya çabalarken çarpıştık o yaşlı adamla. Sendeledi; elindeki büyük sepette bulunan tahta kaşık, maşalar yola saçıldı. Sanırım o da belediye zabıtasından kaçıyordu. Kısa süren şaşkınlıktan sonra adamın kalkmasına, yola saçılanları toplamaya yardımcı oldum. Heyecanlanmış, rengi solmuş, nefes nefese kalmıştı. Sakinleşmesi için koluna girip yol kenarındaki banka oturmasını sağladım. Savrulan kaşık ve maşaları toplayıp ben de yanına oturdum. Sepetten dağılanları yerine dizip bir yandan da " bırakmıyor şu belediye zabıtaları üç kuruş para kazanalım. Eve katkımız olsun " diyerek söyleniyordu. Tahta kaşıkları dizmesine yardım etmeye çabalarken " Dur hele, şimşir ve ardıç olanları diğerlerine karıştırma " diyerek engel oldu. -Hepsi tahta kaşık

Hazır Cevaplar

Sokrat ölüme mahkum edildiğinde esi: -Haksiz yere öldürülüyorsun diye ağlamaya başlayınca, Sokrat: -Ne yani, bir de hakli yere mi öldürülseydim?. Bir filozofa sormuşlar: -Sansa inanır misiniz? -Evet, yoksa sevmediğim insanların basarisini neyle açıklardım. Bir toplantıda bir genç M.Akif'i küçük düşürmek için: -Affedersiniz, siz veteriner misiniz? M.Akif hiç istifini bozmadan cevaplamış: -Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu? Dünya nimetlerine önem vermeyen yasayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksızdır. Mağrur zengin, filozofa: -Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem. Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek,gayet sakin su karşılığı verir: -Ben çekilirim. Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'ye hasımlarından biri: -Efendim,kulaklarınız bir insan için büyük değil mi? Galile cevaplamış: -Doğru,benim kulaklarım bir insan için büyük

Bugün ve Yarın

Doğan Cüceloğlu' nun eğitimdeki katılımcılarla aralarındaki konuşma: Cüceloğlu: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı? Katılımcılardan Biri: Allah'a şükür, hocam, bildiğimiz kadarı ile yok. Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz? Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar: Katılımcılardan Biri: Ölüm. Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir, ama bundan sonra gelmesi kesin olan tek şey ölümdür. Diğer hiç biri insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi? Katılımcılar burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlar. Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğu da açıktır. Şu şekilde devam ederim: Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz? Katılımcılardan Biri:Hayır Cüceloğlu: Şu saniye içinde

İki Arkadaş

Çölde yolculuk eden iki arkadaşın yolculugunun bir noktasinda bir münakasa olur ve biri digerine tokat atar. Tokadi yiyenin cani acir ama bir sey söylemeden kuma söyle yazar : "BUGÜN EN iYi ARKADASIM BENi TOKATLADI". Bir vahaya gelene kadar yürümeye devam ederler ve suya girmeye karar verirler. Tokadi yiyen batakliga saplanir ve bogulmaya baslar ama arkadasi kurtarir. Yari bogulmadan kurtulduktan sonra bir tasa söyle yazar : "BUGÜN EN iYi ARKADAŞIM HAYATIMI KURTARDI". Tokadi atan ve hayat kurtaran sorar : "Canini acittigimda kuma yazdin neden simdi tasa?" Digeri cevaplar : "Birisi canimizi yaktiginda kuma yazmaliyiz ki bagislama rüzgari silebilsin ama biri bizim için iyi bir sey yaparsa tasa kazimaliyiz ki hiç bir rüzgar silemesin.

Kayınvalide

Uzun yillar once Cinde Li-Li adli bir kiz evlenir ve ayni evde kocasi ve kaynanasi ile birlikte yasamaya baslar. Lakin kisa bir sure sonra kayinvaldesi ile gecinilmenin cok zor oldugunu anlar. Ikisininde kisiligi tamamen farklidir buda onlarin sik sik kavga edip tartismalarina yol acar. Bu cin geleneklerine gore hos bir davranis degildir ve cevrenin oldukca tepkisini alir. Birkac ay sonra bitmez tukenmez gelin kaynana kavgalarindan ev onun ve annesi ile karisi arasinda kalan esi icinde cehennem haline gelmistir. Artik birseyler yapmak gerektigine inanan genckiz dogru babasinin eski bir arkadasi olan baharatciya kosar ve derdini anlatir. Yasli adam ona bitkilerden yaptigi bir ekstre hazirlar ve bunu 3 ay boyunca hergun azar azar kaynanasi icin yaptigi yemeklerin icine koymasini soyler. Zehir az az verilecek , boylece onu gelininin oldurdugu belli olmayacaktir. Yasli adam genc kiza kimsenin ve esinin suphelenmemesi icin kaynanasina cok iyi davranmasini ona en guzel yemekleri yapmasini so

İki Küçük Ruh

Anne rahmine düsen ikiz kardesler onceleri herseyden habersizmis. Haftalar birbirini izledikce onlar da gelismisler. Elleri, ayaklari, ic organlari olusmaya baslamis. Bu arada, etraflarinda olup biteni farketmeye baslamislar. Bulunduklari rahat, guvenli yeri tanidikca mutluluklari artmis. Birbirlerine hep ayni seyi soyluyorlarmis: Biz "Anne rahmine dusmemiz, burada yasamamiz ne harika degil mi? Hayat ne guzel sey be kardesim!" Buyudukce, icinde yasadiklari dunyayi kesfe koyulmuslar. Oyle ya, hayatin kaynagi neymis? Iste bunu arastirirken, karsilarina anneleriyle onlari birbirine baglayan kordon cikmis. Bu kordon sayesinde, hicbir zahmet cekmeden, guven icinde beslenip buyutulduklerini tesbit etmisler. "Annemizin sefkati ne kadar buyuk! Bize bu kordonla ihtiyacimiz olan herseyi gonderiyor." Artik aylar birbiri ardinca geciyor. Ikizler hizla buyuyor, diger bir deyisle "yolun sonu"na yaklasiyormus. Bu degisiklikleri hayretle gozlemlerken

Son Yorumlar