Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kurbağa Misali

Günlerden bir gün kurbağa yarışı düzenlenmiş!!! Hedef yüksek bir kulenin tepesiymiş... kalabalik onlari görmek ve alkişlamak için toplanmiş. Yariş başlamiş aslinda kimse onlarin tepeye varacaklarina inanmiyormuş... ve şöyle konuşuyorlarmiş aralarinda ; « boşuna !!! nasil olsa başaramayacaklar... » kurbağalar yavaş yavaş cesaretlerini kaybetmeye başlamişlar yalniz bir tanesi bütün gücüyle tirmanmaya devam ediyormuş... ve insanlar konuşmaya devam ediyorlarmiş « hakikaten yazik !!! nasil olsa tepeye varamayacaklar !... » ve kurbağalar yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmişlar...bir tanesi hariç ! o, bütün koşullara rağmen devam ediyormuş...... sonuçta, o bir tanesi hariç,hepsi yarişi terk etmişler... o ise kulenin tepesine tek başina çikabilmiş... herkes şaşkinlik içinde bunu nasil başardiğini merak etmiş ! içlerinden bir tanesi ona yaklaşip bu yarişi nasil tamamladiğini sormuş... ve görmüş ki....... o sağirmiş !!! ...siz siz olun negatif duygular taşima alişkanliği olan insanlari dinlemeyi

Akıl ve Para

New York'ta bir bankanin onunde duran son model Rolls Royce otomobilden inen adam, hizli adimlarla bankaya girdi ve onune cikan ilk gorevliye, bireysel kredi icin basvuruda bulunmak istedigini soyledi. Gorevli onu, musteri temsilcisine goturdu. Adam, cok acele bir is icin Avrupa'ya gitmek zorunda oldugunu ve bu nedenle bir hafta vadeli bes bin dolar krediye ereksinim duydugunu soyledi. Musteri temsilcisi kisa bir arastirma yaptiktan sonra dondu. "Ticari ve mali sicilinizi inceledik. Bu krediyi almaniz icin bir engeliniz yok" dedi ve ekledi: - Fakat bir konuyu belirtmeliyiz. Bizim bankamizla daha once hic calismamissiniz. Banka olarak sizi resmen tanimiyoruz. Bu nedenle, soz konusu krediyi verebilmemiz icin karsiliginda sizden bir teminat almak zorundayiz. Adam cebinden Rolls Royce'un anahtarini cikardi, bankanin musteri temsilcisine uzatti: "Cok acelem var, ucaga yetisecegim, kapidaki Rolls Royce'umu teminat olarak alabilirsiniz" dedi. Kredi islemler

Eldiven

Arenada, butun sovalyelerin asik oldugu ve evlenmek istedigi harikulade guzel prenses kral babasiyla birlikte oturuyor, cevreleri genc ve yakisikli sovalyelerle dolu, hepsi bir kucuk tebessum icin bekliyorlar. Borazanlar caliniyor ve aslanlar cikiyorlar arenaya, kocaman yeleleri, gergin belleri, iri penceleriyle kukreyerek dolasiyorlar. Prenses zarif ellerini saklayan uzun eldivenlerden birini cikartip aslanlarin arasina atiyor. -Kim eldivenimi alip bana getirirse onunla evlenecegim. Muthis bir sessizlik oluyor, bir anda herkes susuyor. Bir sovalye digerlerinden ayriliyor, tas merdivenlerden agir agir inmeye basliyor, parlak cizmelerinin cikardigi adim sesleri tek tek duyuluyor. Arenaya giriyor, aslanlar hareketsiz ve saskin, bu cesur sovalyeye bakiyorlar, o hicbirine aldirmadan eldiveni aliyor, gene adim sesleriyle tas merdivenleri cinlatarak cikiyor. Eldiveni prensesin kucagina biraktiktan sonra, kendisine hayranlikla donen prensese bir kez bile bakmadan yuruyup gidiyor. Nietzsche &q

Satranç ve Tavla

Pers imparatorunun baş veziri Buzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanan tavla oyunu; dünyanın en popüler oyunlarından biridir. Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun zamana böylesine direnmesi son derece etkileyici.  Senenin birliği olarak tavla bir tanedir. 4 kösesi 4 mevsimi, tavlanın içindeki karşılıklı 6'sar hane 12 ayı, pulların toplamı ayin 30 gününü ,siyah -beyaz pullar gece ve gündüzü, karşılıklı 12'ser hane günün 24 saatini simgeler. Eski zamanlarda Hint İmparatoru, satranç oyununu Pers imparatoruna yanında bir mektup ile hediye olarak göndermiştir. Mektubunda oyunla ilgili hiç bir açıklama yapmazken söyle bir mesaj yazmıştır Pers imparatoruna; "Kim daha çok düşünüyor, Kim daha iyi biliyor, Kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır. İşte hayat budur. Pers İmparatoru donemin en alim veziri olan Buzur Mehir ile bu mesajı paylaşarak, ondan oyunu çözmesi ve kendisinin de karşılık olarak Hint İmparatoruna hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini i

Bugün ve Yarın

Doğan Cüceloğlu' nun eğitimdeki katılımcılarla aralarındaki konuşma: Cüceloğlu: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı? Katılımcılardan Biri: Allah'a şükür, hocam, bildiğimiz kadarı ile yok. Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz? Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar: Katılımcılardan Biri: Ölüm. Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir, ama bundan sonra gelmesi kesin olan tek şey ölümdür. Diğer hiç biri insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi? Katılımcılar burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlar. Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğu da açıktır. Şu şekilde devam ederim: Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz? Katılımcılardan Biri:Hayır Cüceloğlu: Şu saniye içinde

Son Yorumlar